“Tıp ilminde hiçbir konu kemoterapi kadar eleştiri yağmuruna tutulmamıştır.” diyor Dr.Güneral, ”Kanserden Korkma Modası Geçmiş Tedaviden Kork” isimli kitabında. Ve şöyle devam ediyor: “ Kemoterapötik ilaçların çoğu, hücre metabolizmini bloke ederek bölünmeyi durdurur. Kanser hücreleri, diğer hücrelere göre daha hızlı bölünüp çoğaldığından, öldürücü antimetabolit etkinin, tercihen kanser hücrelerine yönelmesi gerekir .Ne yazık ki kemoterapi, yine hızla çoğalan-kemik iliği, mide-barsak mukozası ve saç folekülleri gibi-bazı çok hayati hücreleri de zehirler. Kemik iliğinin, kanserden korunmada olduğu kadar, mücadelede de başrol oynayan bağışıklık sisteminin kaynağı olduğu gerçeğini de göz önüne alırsak, kemoterapinin buraya yaptığı tahribatın nelere mal olduğunu daha iyi anlarız. Birçok kemoterapi alan kanser hastasının basit bir soğuk algınlığından ölebilmesi işte bu yüzdendir. Kemoterapiden yararlanabilen kanser türleri çok seyrek görülenlerdir.Halbuki, çoğunluğu oluşturan ve büyük öldürücü olarak tanımlanan, akciğer,göğüs ve kolon kanserlerine kemoterapinin hiçbir yararı olmadığı gibi, zararları saymakla bitmez.
Şöyle anlatalım: Kemoterapötik ilaçlara karşı direnci az olan kanser cinsine karşı kullanılan ilaç daha az dozda ve daha kısa süreli verileceğinden sağlam hücrelere zararı tolere edilebilir. Ama bu tip ilaçlara dirençli,yaygın vakalarda doz ve seans sayısı doğal olarak artırılacağından,sağlam dokulara,immün sisteme yaratacağı tahribat kaçınılmazdır.Hele kemoterapi,radyoterapiyle birlikte uygulanırsa yaratacağı tahribat 25 kat artacaktır.
Burada, size yaşanmış, literatüre geçmiş üstelik bir hekimin başına gelmiş talihsiz bir olaydan söz etmek istiyorum. Hasta, 55 yaşında erkek. Karaciğerinde,primeri(başlangıcı) belirlenemeyen birden fazla tümör tespit edilmiş. Kemoterapi uygulanıyor. Doğal olarak fayda göremiyor.Son çare olarak, karaciğer nakline karar veriliyor. (Artık yapılmıyor.) Nakil yapılıyor. Bu arada yeni karaciğerin uyum sağlayabilmesi için imün sistemi zayıflatan ilaçlar veriliyor.Nakilden sonra, iki-üç ay işler yolunda gidiyor. Ancak bu sürenin sonunda sağlam karaciğerde yeni lezyonlar baş gösteriyor. Bağışıklık sistemi iyice çöktüğünden, belkemiği ve beyin metastazları sonucu hasta maalesef kaybediliyor.